Müziğiyle kendi hislerini, fikirlerini, deneyimlerini, yıkımlarını, değişimlerini ve çevresindeki sorunlara karşı duruşunu özgürce yansıtmaktan hiç kaçınmayan nadir sanatçılardan olan Gaye Su Akyol, dinleyenlerine ilk albümünden bu yana sentez yapılı eserleriyle Türkçe müziğe ve hayata karşı bambaşka bir yönelim sunuyor. Cevaplar vermekten ziyade sorular soran tarzını ve her türlü dayatmaya karşı duruşunu şarkı sözlerinde de gördüğümüz sanatçı, toplumsal normlara karşı isyanının yanında bu normlarla yetişmiş dinleyicilerin beklentilerine göre projeler yapmak yerine küçüklüğünde duyduğu müziklerin etkisiyle beslediği ve zamanla kendisiyle harmanladığı müzikal evreninden parçalarla karşımıza çıkıyor her seferinde. Baskıcı yönelimlerden, sansürlerden, insan ve hayvanların yaşam hakkı kıyımlarından, homofobiden, mizojiniden kısacası yaşadığı coğrafyanın sıkışıklığından adeta bir patlama gibi doğan barışçıl tepkisini müziğiyle birlikte elinden gelen her alanda yansıtması bizi farklı düşüncelere, çeşitli anılara, değişimlere ve de onun evreninin ücra köşelerine sürüklüyor. Sanatçı, insan hakları adına sahip olduğu duruşu bu seneki 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için “Deutsche Welle”nin Türkçe yayın yapan YouTube kanalına konuk olduğu videoda da tüm içtenliğiyle gözler önüne sermişti. Özellikle parçalarında zihinlerimizin yeni bölgelerini bizlere keşfettirmekte pek kararlı olduğunu hissettiğimiz sanatçı, ortaya koyduğu şahsiyetle de dinleyicilerinin kendisine daha yakın hissetmesi sonucu birçok takipçisine adeta ilham veriyor. Eserlerinde duyduğumuz tınıların altındaki “genre”lar arası akışkanlığı ve bolluğu da kendisinin hayata yaklaşımıyla bağdaştırabiliyoruz bu noktada.
Gaye Su Akyol, Renk Magazin için Berivan Kaya ile yaptığı röportajda “Orijinal, özgün, zamanın ruhunu yakalayabilen ancak geçmişi ve geleceği de içine alabilen, felsefesi olan bir müziğin peşindeyim.” diyor kendi müziğini tanımlarken. Sanatçının da tanımladığı üzere, her ana özel önem verip ürettikleriyle zamana yayılma anlayışını biz de onu dinledikçe kendimizle pek bir içselleştirebildik. Müziği için bizden önceki ve sonraki nesillerle bizi bir araya getirip tanıştırırmışçasına bir hissiyat var diyebiliriz. Her nesilden, her ülkeden insana dokunabilen tarzında; Kurt Cobain ve Nick Cave gibi hepimizde iz bırakan sanatçıların etkilerinin yanı sıra küçüklüğünde annesiyle birlikte dinlediği plaklardan da esintilere rastlıyoruz. Gaye Su Akyol’un bu tarzı, sanki alaturka saykodeli’nin fütürist yolculuğunda bizlere sürekli eşlik eder nitelikte. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da The Guardian ve The New York Times gibi önemli yayınlarda müziğinin özgünlüğüyle ismine sıkça yer verilmiş bir sanatçı.
Yort Savul: İSYAN MANİFESTOSU!
Gaye Su Akyol, son olarak 30 Ekim 2020 tarihinde yayımlanan ve ilk kez prodüktörlüğünü tamamen kendisinin üstlendiği “İsyan Manifestosu”, “Bittim Ama Tamamlanmadım” ve “Şerefe” adlı 3 şarkılık “Yort Savul: İSYAN MANİFESTOSU!” EP’si ile bizlere seslenmişti. Gaye Su Akyol’dan duymaya alışık olduğumuz üzere; bu EP’de de Anadolu müziğinin progresif, saykodelik ve de fütüristik bir altyapıyla tamamlandığına şahitlik ediyoruz. İçerisindeki tüm şarkıların besteleri, sözleri, prodüksiyonu ve düzenlemesi Gaye Su Akyol’a ait olan EP’deki parçalarda; bas gitarda Görkem Karabudak, bağlamada Ahmet Ayzit, gitarda Ali Güçlü Şimşek ve trompette Dilan Balkay yer alıyor. EP’nin kapak fotoğrafı ise Aytekin Yalçın’ın merceğinden bizlerle buluşuyor. Adını Ece Ayhan’ın 1977’de yayımlanan “Yort Savul” şiiri ve bu şiirle aynı isme sahip kitabı ile Yunus Emre’nin dizelerinden alan EP’ye bir de klip eşlik ediyor. EP’ye ismini veren İsyan Manifestosu adlı bu klip de daha önceki kliplerinde olduğu gibi sanatçının müziğinde yakaladığımız hisleri düşsel bir görsellikle birleştiriyor. Keza, Akyol’un bana kalırsa bir hayli atmosferik “sound”unun etkisiyle müziği, bize çeşitli boyutlarda özgürce keşfe dalıp dolaşabileceğimiz yeni yeni alanlar yaratıyor. Bu hissin bir benzerini, İsyan Manifestosu klibinden önce 8 Mart 2018 tarihinde yayımlanan İstikrarlı Hayal Hakikattir parçasına ait klipte de yakalamıştık. Gaye Su Akyol, daha önceki projelerinde gördüğümüz üzere şarkıcı, besteci, söz yazarı ve prodüktör kimliğinin yanında son projelerinde tasarımcı yönünü de bizlere gösteriyor. Remiks İmparatorluğu Üçlemesinin kapak tasarımını yapan sanatçının Osmanlı ve Uzak Doğu kültürünü bir araya getirme fikriyle oluşan İsyan Manifestosu klibinin oluşumunda da yönetmen dostu Irmak Altuner ile birlikte imzası yer alıyor. Son olarak Gaye Su Akyol’dan tek dileğimiz onun evrenindeki daimî yolculuğumuzda kendisiyle kurduğumuz tüm bu paylaşımlara devam edebilmek!