Nevval Kara’nın yazısıdır.
“Ralph’ın kendini gerçek hissetmesi çok önemli çünkü; her gün acı çeken sayısız gerçek hayvanı temsil ediyor.” diyor Save Ralph kısa filmini yazan ve yöneten Spencer Susser. Dikkat çekici 4 dakikalık kısa film, 6 Nisan 2021’de “Human Society International” tarafından yayınlandı ve beraberinde kafalarımızı kurcalayan birçok soru işareti getirdi.
Ralph’ın sosyal medya gündemine düşmesiyle birlikte, “influencer”ları önerdikleri ürünler konusundaki dikkatsizlikleri üzerinden eleştirdik. İroniktir ki, önerdikleri kozmetik ürünleri paylaştıkları Instagram hikayelerine Ralph’ı da ekleyerek onunla tanışmamıza vesile olduklarını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Ne yazık ki çoğu sadece video linkini ekleyerek izlememizi tavsiye ettiler ancak sonrasında birçoğu cruelty free sertifikası olmayan ürünleri paylaşmaya devam ettiler. En çok eleştirilen nokta, bu ürünleri paylaşmalarından ziyade sadece sosyal medyadaki gündem hızına yetişmek için Ralph paylaşımı yapmaları ve oluşturulmak istenen farkındalığı ciddiye almayan tutumları oldu. Oysaki bugün insanları en çok etkileyen kişiler arasında “influencer”ları da sayıyoruz. Belki de bu yüzden onlardan daha hassas bir tutum bekledik ama maalesef umduğumuzu bulamadık. Evet, onları eleştirdik ve eleştirmeye de devam edeceğiz gibi duruyor ama peki ya bizler bu konuda dikkat edecek kadar bilgi sahibi miyiz? Cevabın hayır olabileceği olasılığından yola çıkarak yazıma biraz bilgilendirmeyle devam etmek istiyorum.
Bu paragrafa TRIGGER WARNING! Öncelikle hayvanlar üzerinde yapılan deneylerden bahsedelim. Çin ve Brezilya dışında, dünyadaki hiçbir ülkede hayvan deneylerini kısıtlayan veya engelleyen kanunlar bulunmamaktadır. Yapılan deneylerin ise büyük çoğunluğu ürünün insan cildi üzerindeki tahriş etkisini gözlemlemek için yapılır. Bu deneyde, hala bilinci yerinde olan tavşanların gözüne deneyi yapılan kozmetik ürün damlatılır. Tavşanların birçoğu çektikleri acıdan dolayı kaçmaya çalışırken boyun veya omurgalarını kırarak ölürler. Bir başka deneyde, hayvanın cildine birçok kez aynı kozmetik ürün uygulanır ve ne kadar sürede öleceği gözlemlenir. Ürünlerin hamile kadınlardaki etkisini gözlemlemek için ise özellikle öldürülmüş hayvanlardan fetüsler çıkarılarak onun üstünde deneyler yapılır. Bunlar ve bunlar gibi daha birçok canice deney için her yıl 115 milyondan fazla hayvana zarar verilmektedir. Deney hayvanları tüm hayatlarını, ki ömürleri pek uzun olmuyor, karanlık bir kafesin içinde çoğunlukla aç bırakılarak geçiriyorlar. Firmalar yaptıkları acımasız deneyleri meşrulaştırmak için insan sağlığının önemini öne sürüyorlar ancak bu deneylerin büyük bir kısmı kullanışsızdır ve deneyi yapılan ürünün, sadece o hayvan üzerindeki etkisini gözlemlemeye yarar.
Peki bir markanın hayvanlar üzerinde ürünlerini denemediğini nasıl anlarız? Markalar, bu açıdan 3 gruba ayrılır. Beyaz grup, hayvanlar üzerinde deney yapmayan ve iş birliğinde bulunduğu tedarikçilerinin de bu deneylerden kaçındığı markalardır. Gri gruptaki markalar, hayvan deneyleri yapmayan markalardır ancak tedarikçileri için aynı şeyi söyleyemeyiz. Ve son olarak hayvan deneyleri yapan markalar siyah grupta yer alıyor ki maalesef bu markaların en çok kullandığımız markalar olduğunu görüyoruz. Bir markanın hayvanlar üzerinde testler yapıp yapmadığını anlamanın en güvenilir yolu ise “cruelty free” sertifikasının olup olmadığını kontrol etmek. Cruelty free, aslında adından da anlaşılacağı üzere, o ürünün üretiminde hiçbir hayvanın acı çekmediği anlamına geliyor. Bu sertfikaya sahip markaların ürünlerinin ambalajında ise çoğunlukla tavşan figürü yer alıyor ve “Not Tested On Animals” yazıyor.
Bir de vegan ve vejeteryan marka sertifikaları var ki umarım en kısa zamanda tüm kozmetik markaları için bu sertifikaya sahip olduklarını söyleyebiliriz. Vegan marka sertifikasına sahip markalar asla hayvanlar üzerinde deney yapmıyorlar ve tedarikçilerinin de yapmasına izin vermiyorlar. Yani hepsi beyaz gruptadır ve içimiz rahat bir şekilde bu markalardan alışveriş yapabiliriz. Vejeteryan markalar ise tüm bunlarla beraber ürünlerinde hayvansal gıda kullanmıyorlar. Bu sertifikalara sahip markaların listesini kolaylıkla bulabilirsiniz.
Umarım, kibarca bencillik diyebileceğim bu katliam da sosyal medyanın hızlı gündeminde kaybolup gitmez ve gerçek bir farkındalık oluşturabiliriz. Yazımı Ralph’ın sözleriyle bitirmek istiyorum. “Ama siz ve buna izin veren hükümetler olmasa nasıl bir iş sahibi olurdum? Sokakta olurdum. Yani sokakta değil de tarlada, bilirsiniz normal bir tavşan gibi.”