Mehmet Güneş ve Anes Nil Özeren’in yazısıdır.
Yazın İstanbul’da kalanlar için hafta sonlarını keyifli kılmanın en iyi yollarından biri, şehrin sunduğu etkinliklere katılmak. Biz de bu yaz bu keyfi, müzikle çevrili bir ormanda festival eğlencesi sunan Babylon Soundgarden’da yaşamaya karar verdik ve festivalin büyülü atmosferinde unutulmaz bir hafta sonu geçirdik! Keyifli okumalar!
Hem yerli hem yabancı, farklı müzik kültürlerinden sanatçılara yer veren Babylon Soundgarden bu sene Feel Real’ın sunumuyla 20-21 Temmuz 2024 tarihlerinde gerçekleşti. Önceki sene “diva bebe” Melike Şahin’den, etnik ritimleri elektro-akustik tınılarla harmanlayan islandman’e kadar birçok yetenekli sanatçı ve gruba yer veren festivale ev sahipliğini, geçtiğimiz senelerin aksine Bomontiada değil Bonus Parkorman yaptı. Ağaçların arasından giriş yaptığımız alanda ve her köşeden duyulan müziğin eşlik ettiği aktivitelerle karşılaştık. Alandaki dekorasyon ve stantlar, müziğe ilaveten festival ruhunu çok iyi kamçılıyor olsa da workshop çeşitliliğinin biraz daha fazla olmasını isterdik.
Açılışını Flü ile yapan festival Jakuzi’nin sahnesiyle devam etti. Yerli darkwave ve synth pop müziğin önemli temsilcilerinden Jakuzi, karanlık tınıları ile festivale farklı bir atmosfer kattı.
Geçtiğimiz ay “open this wall” adlı albümünü çıkaran Berlioz bu albümünde jazz-house’u adeta başka boyuta taşıyor. Albümden favori parçalarımızdan olan şarkısı “ascension”ı ve albümden önceki son single’ı “deep in it”i sokakta kulaklıklarımızdan dinlemek yerine festival atmosferinde dinleyebilmek apayrı bir deneyimdi. Ardından sahneyi bıraktığı Mount Kimbie ise elektronik müziğiyle nabızları yükseltip festival severleri adeta dansa kaldırdı.
Geceyi bizi büyüleyen performansıyla noktalayan isim, elektronik, techno, house, caz ve klasik müziği harmanlayan tarzıyla İngiliz prodüktör ve DJ Sam Shepherd, yani Floating Points oldu.
İlk günkü performansların ardından çıtayı yükseğe koyan festival, ikinci gününe Garan Garan’ın keyifli DJ setiyle ile başladı. Ardından 4.radyo boğaziçi Talks’ta söyleşi yapma fırsatını bulduğumuz Emir Taha’nın geçtiğimiz nisan ayında çıkardığı “E.T. Phone Home” albümünü canlı dinleyebilmek bizim için çok büyük bir zevkti.
İlerleyen saatlerde sahne alan neo-soul müzisyeni Greentea Peng marjinal tarzı ve spritüel kişiliğiyle dinleyiciyi adeta kendinden geçirdi.
Festivalin son sahnesi olan Ezra Collective, afrobeat ve reggae tarzlarıyla enerji dolu bir performans sergileyerek festivali daha da akıllara kazıdı.
Müzikle doğanın harmanlandığı çok keyifli bir hafta sonu yaşadık. Bizi ağırlayan Pozitif Times’a ve Babylon Soundgarden’a teşekkür ediyoruz. Bir sonraki festivali heyecanla bekliyoruz!