-Merhaba bugün radyo boğaziçi olarak buradayız.Türkiye’deki ilk konseriniz mi?
+Evet, öyle.
-Konser ve seyircilerin enerjisi nasıldı? Ne düşünüyorsunuz?
+Çok iyiydi, mükemmel bir enerji!
-Peki müziğinizi, müziğinizin türünü nasıl tanımlıyorsunuz?
+ Aslında biz buna İspanyolca’da “mestizaje” diyoruz. Ki bu da birçok türün karışımı olarak ifade edilebilir. Punk, Reggae, Rock…
-Birçok farklı enstrüman kullanıyorsunuz değil mi? Trambon, saksafon vs.
+Evet, aynı zamanda elektronik enstrümanları da.
-Peki elektronik enstrümanları daha sonradan mı eklediniz yoksa başından beri böyle miydi?
+ Evet aslında son 5-6 yıldır böyle. Her yaptığımız işte kendimize yeni bir şeyler katmaya çalıştık. Müziğimize yeni sesler ekleyerek kendimizi yenilemek istedik.
Seyirciyle etkileşime girmeye oldukça önem verdiğinizi söyleyebilir miyiz? Eller havaya gibi birçok farklı şekilde bizleri de şovunuza dahil ettiniz.
+Evet tabii ki, kabalığın enerjisini hissetmek ve onlarla etkileşimde olmak bizi iyi hissettiriyor. Müzisyen olarak olmasa da, seyircinin de müziğimizin bir parçası olmasını istiyoruz.
-İspanya’da ya da diğer ülkelerde festivallere çıkıyor musunuz?
+Evet. Hollanda, Fransa, İtalya… Bu yılda Portekiz’de sahne alacağız. Çoğunlukla Avrupa çevresindeki festivallerde sahne alıyoruz.
-Aslında müziğiniz İtalya Türkiye Yunanistan gibi akdenizülkeleri için de ilgi çekici olduğunu söylemek mümkün.
+Evet tabii ki.
-İstanbul’da çalmak için teklif aldınız mı? Yoksa Bursa’yı mı tercih ettiniz?
+İlk kez Türkiye’ye geldik. Tabii ki İstanbul’da da sahne almak hoşumuza gider. Karaköy’de, Taksim’de de çalmak isteriz. Üç gün önce bulunduk İstanbul’da. Eminönü, Karaköy, Sultanahmet ve birkaç yeri daha gezme fırsatımız oldu. Moda’yı çok sevdiğimizi söyleyebiliriz. Kebaba bayıldık, yediğimiz her şey çok güzeldi. Özetle Türkiye’yi sevdik. İlk gelişimizdi, umarım son olmaz.