Gökselin Sena Yıldırım’ın yazısıdır.
2022’nin ilk ayını geride bıraktık. Kışın iyice kendini belli ettiği soğuk geçen ocak ayının en büyük artılarından biri, bizi evde daha fazla zaman geçirmeye itip uzun uzun bir şeyler dinleyip izleyecek zaman bırakması sayılabilir belki de. Bu yazıda bu ay boyunca keşfettiklerimi anlatırken bir yandan da ocak ayının müzik alanındaki gelişmelerinden bahsedeceğim.
Yeni yılın ilk albümlerinden ve bu ayki müzik olaylarından başlayacak olursak açılışı 7 Ocak’ta çıkan “Dawn FM” ile The Weeknd yaptı diyebiliriz. İlk dinlediğimde muhtemelen favorilerim arasına girmeyecek diye düşünmüş olsam da baştan sona daha bütünsel bir şekilde değerlendirince aslında Dawn FM’in oldukça katmanlı ve başarılı bir albüm olduğuna karar verdim. Albümden tekrar tekrar dinlediğim şarkı ise ”Less Than Zero” oldu.
Bu ay çıkan albümlerden bir diğeri de Bonobo’dan “Fragments”dı. Fragments janralar arası başarılı sentezleri, atmosferik ve içine alan havasıyla dinleyiciyi soğuk günlerden uzaklaştırabilecek sıcak hisler veren harekete geçirici bir albüm ve bir şeylere odaklanırken arkada çalmasını isteyebileceğiniz oldukça iyi bir eşlikçi. Albümden iki şarkıyı buraya ekliyorum: “Age of Phase” ve “Tides”
Bir süredir devam eden 90’lar gruplarının “Biz de buradayız!” diye çınlayan gelişmeleri bu ay da sürdü. Thom Yorke ve Johnny Greenwood’un yeni grubu The Smile ocak ayında iki tekli yayınlarken, Muse da “Won’t Stand Down” ile süregelen sessizliğini bozdu. The Smile tarafına o kadar heyecanlanmamakla birlikte Thom Yorke’un aktif şekilde müzik yaptığı günlerden geçtiğimiz için memnumum. “Won’t Stand Down” ise dinlenir mi evet ama klasik bir Muse şarkısı olmaktan ileri gidemiyor ne yazık ki. Nostaljik isimlerden günümüze doğru ilerlersek de ilgiyle takip edilesi iki isimden iki güzel iş olarak Cat Power’ın yeniden yorumlamalarını topladığı “Covers” ve FKA twigs’in yeni mixtapei “CAPRISONGS”u da bu ay dinleme şansı bulduk.
Yerli sahneden ise Efza’nın yeni EP’si “kork(ma)”, güçlü alt yapısı ve Efza’nın dinleyeni kendine kilitleyen vokaliyle dikkate değer bir çıkış diye düşünüyorum. Efza’yla henüz yollarınız kesişmediyse eğer iki şarkılık mini bir yolculuk olan “kork(ma)” güzel bir başlangıç noktası olabilir.
Ocak ayının önemli müzik haberlerinden biri hiç şüphesiz Coachella 2022’nin line-upının yayınlanması oldu. En son 2019 yılında yapılan Coachella’nın geri dönüşü nedenini anlayamadığım bir şekilde beni heyecanlandırdı ve kendimi geçmiş yıllardaki Coachella videolarını izlerken buldum. Bu süreçte YouTube’da Coachella’nın başlangıcından itibaren 20 yılını anlatan Coachella: 20 Years in the Desert adlı belgeselle karşılaştım ve oldukça keyif alarak izlediğim bir iş oldu. Belgesel, asıl odağı olan Coachella serüvenini size göstermesinin yanı sıra sene sene müzik dünyasındaki değişimlere yer vererek 2000’ler başında rock müziğin hakimiyetinden rap müziğin yükselişine, rave kültürünün doğuşuna Coachella sahnesi üzerinden hızlandırılmış bir bakış sunuyor ve izleyeni bir buçuk saatlik hareketli bir zaman tüneline sokuyor.
Son olarak, nefes kesici lokasyonlarda başarılı bir prodüksiyonla elektronik müziği bir araya getiren Cercle’ın videolarını izleyerek kayda değer bir zaman geçirdim ve daha önce rastlamadığım bir performansa denk geldim. Alman DJ Innellea’nın enerjik, harekete geçirici bir o kadar da hisli ve yoğun seti duygudan duyguya sürüklerken Cercle’ın çekimleri adeta o anları canlı bir şekilde deneyimliyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Innellea’yı da takibe almamı ve gelecek işlerini merakla beklememi sağlayan bu videoyu paylaşmadan geçemezdim.
Ocak ayında tekrar tekrar dinledim: