Alternatif sahnenin benzersiz şarkı yazarı Can Güngör ile MIX Festival 2022 kapsamında röportaj gerçekleştirdik, keyifli okumalar!
Birçok eserinizin söz ve prodüksiyon kısmında imzanızı görüyoruz. Özellikle söz yazma sürecinizdeki hikâye anlatıcılığında sizi etkileyen konular neler? Kendinizi gözlemci veya özne pozisyonuna nasıl yerleştiriyorsunuz?
Hayata ve hayatıma dair her şey. Bildiğimi sandığım şeyler, fark edebildiğim hatalarım vesair. Kendimle, dünyayla ve insanlarla olan ilişkilenmelerim. Yaşamı anlamaya çalışırken, müzik bana eşlik ediyor; ve hatta yol gösteriyor. Gözlemci pozisyonunu bir yerde hep tutmaya çalışıyorum. Yazdığım sözlere ya da ürettiğim müziklere dair etkiye dışarıdan bakabilmek için mesafe gerekiyor. Öbür türlü günlükten öteye gidemiyor üretimler.
Bir kıyaslama yapmak gerekirse, ifade aracı olarak seslere mi yoksa yazdığınız sözlere mi daha yatkınsınız?
Şarkı formunda söz söylemenin çok güçlü bir şey olduğunu fark ettiğimden beri sözlü müziğe vurgunum. Şarkı yazmıyor olsaydım kendi başıma enstrümantal müzikler üretir miydim bilmiyorum. Ama söz ve ses birbirinden ayrı düşünmesi çok zor şeyler. Milyar kez duyduğunuz akorların üzerine ilginç ve benzersiz sözler yerleştirdiğinizde toplamdaki etki bambaşka olabiliyor. Ya da beylik gibi gözüken sözler, doğru anda doğru müzikle çok vurucu olabiliyor. Bu dengeyi tutturmaya çalışıyorum sanırım.
Bir parçayı dinlediğimizde o parça bizi onunla bağdaştırdığımız anlara götürür ya, peki kendi parçalarınız dinlediğinizde sizi hangi anlara götürüyor? Konserlerinize mi, üretim anına mı, yoksa ilham kaynağına mı?
Bir yerden sonra şarkılar bağımsızlıklarını ilan ediyorlar. Ne onları ben yazmışım, söylemişim; ne de yıllar geçmiş de birileri dinlemiş, sevmiş gibi hissettiriyor. Bazı anlarda şarkının bana kendisini yazdırmaya iten halime yolculuk ediyorum. O zaman çok tuhaf nostaljik ve melankolik bir his kaplıyor insanı. Zaman yokmuş gibi oluyor.
Enstrüman geçmişinin olup olmaması bir vokalistin müziğine yansıyorsa da dinleyiciler bunu net bir şekilde fark edemeyebilir. Sizin kendinizde gözlemlediğiniz bariz farklılıklar var mı?
İfade etmek istediğim müzikte çok büyük oranda kontrol sahibiyim. Bu beni çok özgürleştiriyor. Davulu, bası, akorları, ses dünyasını, en sonunda oluşacak prodüksiyonu hayal edebiliyor ve gerçekleştirebiliyor olmam, yaptığım müziğin toplamda daha özgün ve yekpare bir şey olarak oluşmasına yardımcı oluyor gibi hissediyorum. Beni dinleyen insanların bunun ayırdında olduğunu düşünüyorum.
Bir eser meydana getirilirken, alan fark etmeksizin, hem zor hem de keyifli etaplar vardır. Sizce üretim sürecinde en iştah açıcı kısım hangisi?
İlk şarkı tohumunun atıldığı anlar. Uyku kaçırıp da başına oturup ‘birkaç kıta daha yazayım’, ‘şöyle bi’ yere gitse nası olur?’ deyip telefona bir açık kayıt alabildiğime kadar olan anlar. Prodüksiyon kısmı ise çoğunlukla kan, ter, gözyaşı. Kafamda temsili bitmiş olan bir şeyi, geçerli prodüksiyon standartlarında gerçekleştirmek için geçen yoğun günler ve mesailer.
Sadece kendi iç dünyanızı dinginleştirmek için yaptığınız parçalar oluyor mu? Dinleyicilerle paylaşmayıp kendi kendinize kaldığınızda mırıldandığınız?
Kenarda o kadar çok şarkım var ki, bunlarla ne yapacağımı bilemiyorum bazen. Bazıları o halleriyle kemikleşti ve prodüksiyonu yapılıp paylaşılma evresini geçti gibiler. Arada açıp kendim dinliyorum ya da yakın arkadaşlarımla paylaşıyorum, ‘bu da böyle bi’ şarkı işte’ diye.
Dinleyicilerinizin gittikçe artması, daha geniş kitlelere hitap ediyor oluşunuz sizde onları memnun etme kaygısı yaratıyor mu? Yaratıyor ise bu durum parçalarınıza, üretim sürecinize nasıl yansıyor?
Ne yapacağımı bilemeyecek kadar dinleyici kitlemin arttığını düşünmüyorum. Ya da öyleyse de ben hissetmiyorum bunu. 2012’de oraya buraya yüklediğim şarkılarla dinleyenlerle bir iletişim başlattım. Buna dikkat etmeye çalışıyorum sadece. Kitlelerin değilse de, bir grup insanın benim müziğimi sevmesine neden olan bir şeyler var. Bu değerli ilişkiyi gözetmek ve kendi müzikal maceramı yaşama arzusunun dışında bir rehberim, düsturum olmadı.
Albüm ve single kapaklarınız hep belli bir duyguda ilerliyor, birbirini anımsatıyor. Görseller üzerine düşünürken illüstratörler ile fikir alışverişiniz nasıl oluyor?
Sular Dar kapağının renkli ve çok katmanlı olmasını arzulamıştım en başta. Sonrasında bambaşka bir yere geldi hikaye ve ben de memnun oldum bundan. Başkalarıyla çalışmanın sürprizi ve güzelliği burada galiba. Çok dillendirmemiş olsam da birçok kapak çalışmamı da kendim yaptım aslında; Yalnız Ölmek, Dışarda Kış, Silik Düşler, Teselli, Genetik vs.
İllüstrasyonları çok seviyorum. Soyut ve tuhaf ifadeler ilgimi çekiyor. Sevdiğim sanatçıların halihazırdaki işlerinden ya da şarkım için yapmalarını istediğim çizimlerden yola çıkarak bir görsel dünya yaratmaya çalışıyorum. Tekdüze ya da tutarlı olarak gözüken şeyin sebebi bu olabilir.
Türkiye’de alternatif müzik sahnesinin güncel durumu ve geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce farklı seslere ve farklı tarzlara yeterince açık mıyız ve bu şekilde işler yapan sanatçılar için büyümek, seslerini duyurmak için nasıl bir ortam var?
Son birkaç on yılda orta sınıfın çok azalmış olması gibi, müzikteki orta sınıf da giderek eriyor gibi geliyor bana. Tamam bir tür çeşitlilik ve zenginlik mevcut ama istatistik ve rakamlara bağlı bu yine de. Müzikle hayatta kalabilmenin tek yolu 6-7 haneli dinleme sayılarına ulaşmaktan geçiyor. Bu yüzden doğal seleksiyonla birlikte ara renklerin ya da çemberin dışında kalanların varlıklarını sürdürebilmesine dair kaygılanmıyor değilim. Özgür ve bağımsız gibi gözüken birçok şeyin de aslında bambaşka bir tekelleşmenin ilüzyonu olduğunu da biliyorum ne yazık ki. Şu anda değişen düzenin başlarındayız. Bir yerden sonra daha iyi şartlara evrilebileceğimizin umudunu da taşıyorum yine. Türkiye özelinde konuşmak gerekirse; müziğin eğlence fonksiyonu dışında bambaşka deneyimler vadedebileceğini öğrenmemiz gerekiyor.
MIX Festival’in alternatif müzik sektöründeki yerini nasıl görüyorsunuz? MIX Festival, yeni sanatçıların kendine yer bulması noktasında sizce nasıl bir fayda sağlıyor?
Dünya turuna çıkabilme şansına erişmiş gruplarla aynı sahneyi paylaşabilmeyi ve dinleyenlerin de bu deneyimi yaşayabilmesini çok kıymetli buluyorum. ‘Alternatif Müziğin’ farklı coğrafyalardaki örneklerinin, buradaki alternatif müzisyenlerle bir araya getirilmesi güzel bir şans bizler için.