Ece Apak’ın yazısıdır.
Müzik ve modanın bir kendini ifade biçimi, bireyselliğe açılan bir yol ve bir sanat türü olmaları açısından bağlantılı olduklarını kolaylıkla söyleyebiliriz. Playlistlerimiz kadar renkli bir gardrobumuz olsun isteyebiliriz ya da sert tarafımızı öne çıkaracak parçalar giymeyi tercih edebiliriz. Hayranı olduğumuz bir şarkıcının stilini taklit etmeye çalışabiliriz. Müzik ve moda arasındaki bu ilişki uzun süredir bu şekilde devam ediyor ve belli dönemler belli trendler ile anılıyor. 80’lerse özellikle disko müziğin egemenliğinde ve fazlasıyla deneysel olmasının etkisiyle, diğerlerinden açık ara daha fazla müzisyen-moda ikonu yaratan bir dönemdi.
Yaptıkları müzikler kadar giydikleriyle de ikon olmayı başaranlardan Donna Summer, The Bee Gees, Stevie Wonder, Village People ve ABBA önde geliyordu. Önceden farklı stillere sahip olan bazı sanatçılar da disko müziğin çarpıcı etkisinde kalıp benzer tarzda işler çıkardılar. Bunlara örnek olarak Barbra Streisand ya da Cher gösterilebilir. Kadın sanatçılar sahne kostümü olarak genelde payetli elbiseler tercih ederken, erkekler arasında düğmelerinin çoğu açık, parlak gömlekler ve altın kolyeler çok popülerdi. Yani disko müziğin getirdiği moda akımlarının da tıpkı müziğin kendisi gibi kolay göze çarpan ve dikkat çeken türden olduğunu söyleyebiliriz.
Bu dönem dökümlü gösterişli elbiselerin, parlak likra tulumların, saten mini şortların, platform topukların ve disko pantolonlarının tercih edildiği zamanlardı. Disko müziğin Afrikan-Amerikan kültürüne ait bir tür olması nedeniyle siyahi ciltte parlayan beyaz ya da lame renkler ve afro saç moda oldu. Makyajda da şaşırtmayacak şekilde parıltılı, renkli farlar ve rujlar revaçtaydı. Diskotekler gençlerin, özellikle dans severlerin birleşme noktası haline gelmişti. Latin ve New York versiyonları olan ‘’Hustle’’ adlı dans figürü herkes tarafından ezberlenmişti. Dönemin en ünlü kulübü olan New York’taki Studio 54, pek çok ünlünün boy gösterdiği bir mekandı. Bu dans kültürünün etkisiyle ve disko ışıkları altında görünme arzusuyla insanlar dar giyime uygun, ışığı yansıtan parlak kumaşlar, canlı ve sıcak renkler tercih etmeye başladı.
Müzik 60 yıla yakın bir dönemdir hayatımıza ve stillerimize yön veriyor. Bu 60 yılın etkilerini güncel modada yaşanan geriye dönüşlerle, vintage parçalarla görmek mümkün. Bunca dönemin birikimi sonucunda farklı tarzlarda kendini ifade eden insan grupları ve akımlar oluştu. İçinde bulunduğumuz dönemde yaşamanın en güzel yönü ise herkesin kendine hitap eden müzik türünü ve dönemi seçip kendini buna göre ifade etme şansının olması. Bu dönemler arasında 80’ler ise tüm moda yasaklarının çiğnendiği, günümüzdeki çoğu şeyi etkilemiş en eksantrik dönemlerden biri olarak her zaman hatırlanacak.