Dandy Island ile Röportaj


Dandy Island grubu, 21. Battle of the Bands finalistlerimizden biri olup geçtiğimiz cuma günü Monster in the Bushes isimli ilk teklisini yayınladı! Grup üyelerini radyomuzda ağırlamayı isterdik fakat görünen o ki dünya buna henüz hazır değilmiş.. Bu nedenle onlarla online bir röportaj gerçekleştirdik. Grup üyelerinden Ege aramızda olamasa da, diğer grup üyeleriyle sohbet edip onları tanımak oldukça eğlenceliydi. Grup dört üyeden oluşuyor: Burak, Ege, Efe ve Bora. Hepsi de kendi hayatlarında farklı farklı işlerle meşgul olsalar da, müziğin çevresinde buluşuyorlar. Siz de onları daha yakından tanımak istiyorsanız eğer, buyrun röportaja!
 
rb: Grup nasıl kuruldu, nasıl bir araya geldiniz?
DI: Burak ile ben(Bora) bir ev partisinde tanıştık. Space Oddity bizi bir araya getirdi aslında sanırım. Sonrasında aynı evde yaşamaya başladık. Benim(Burak) bir projem için grup kurmamız gerekiyordu. Bir gün Ege’yle tanıştık ve birbirimize aşık olduk.. Davulcu arıyorduk, o da davulcumuz olabileceğini söyledi. Birlikte yaşama kararı aldık o gün. Sonradan öğrendik ki Ege hayatında hiç davul çalmamış. Verdiğimiz ilk konserde de seyirciler arasındaki Efe ile tanıştık. Böylece kardeşi Ege’nin grubunda basçı olarak çalmaya başladı o da.
Efe: Çok değişik bir konserdi, atlayıp zıplıyorlar, çılgınca davranıyorlardı. Dedim ben de bu çocuklarla olmalıyım.
 
rb: Peki ya grup ismi? Var mı bir hikayesi?
DI: Grup isminin yaratıcısı Burak diyebiliriz aslında. Oscar Wilde, Baudelaire gibi şairlerden geliyor Dandy kısmı. Bizler belli şartlarda doğmuş, yaşayan insanlarız. Üçümüz de hayatımızı özellikle de gençliğimizi çok dar fanuslarda yaşamışız ve Dandy Island bu fanusların kırılması gerektiğini söylüyor.
Ve söylememiz lazım ki biz ukulele çalan bir grup falan değiliz, afişlerde palmiye görünce üzülüyoruz..
 
rb: Siz radyonun en büyük üç etkinliğinden biri olan Battle of the Bands’in finalistlerindendiniz. Sizin için nasıl bir deneyimdi? Nasıl haberdar oldunuz etkinlikten?
DI: Gördüğümüz çoğu etkinliğe başvuruyoruz aslında. Ki bu da bizim gibi yeni gruplar için oldukça önemli.  Ortam oldukça ciddiydi diyebiliriz; sahneye yaklaşmayan insanlar, sıra halinde jüriler vs. Hava da daha güzel olsa her şey mükemmel olurmuş. Bir de kediler mercimek çorbamıza saldırdı, kedilerin bu gruba borcu var.. Şaka bir yana, bizim için unutulmayacak bir gündü, üstelik finalistlerin hepsi de birbirinden iyiydi. Orada olmaktan ve birbirinden başarılı ekiplerle sahne almaktan keyif duyduk, iyi ki diyoruz!
(Tabii onlar henüz radyonun her etkinliğinde yağmur yağması lanetini ve okulumuzun kedilerinin namını bilmiyorlar!)
 
rb: Sıra geldi bebeğinizden konuşmaya! Monster in the Bushes yayınlandı! Süreç nasıldı sizin için, tepkilerden memnun musunuz?
DI: Yaptığımız işi çeşitli platformlarda görmek inanılmaz bir olaymış gerçekten. İnsanların dinlemesi, enerjisini beğenmesi ve yorum yapması elbette çok hoşumuza gidiyor. Fakat bu tabii ki bir başlangıçtı, çok daha farklı işler gelecek. İnsanların bizim ortaya çıkardığımız bir işi dinleyip onu yorumlaması bizi şaşırtıyor şimdilik. Bir de sahnede performans sergilemek ile kayıt almak ve onu yayınlamak çok farklıymış birbirinden. Deneyimlemiş olduk. Çok şaşırtıcı tepkiler de alıyoruz aslında. Şimdilik anlatıp sürprizini kaçırmayalım ama çok üst düzey insanlarla irtibattayız. (Bu sırada grubun diğer üyeleri Burak’ın bu insanlarla konuştuğuna hala inanmıyor.. ama çılgınca işler yolda, bizden söylemesi)
Ve Shrek’e yazdık bu şarkıyı onu da atlamayalım lütfen..
 
rb: Kapak fotoğrafı nasıl ortaya çıktı?
DI: Efe’nin aklına bir fikir geldi aslında. Kırılan bir maske ve içinden çıkan bir kedi olsun şeklinde. Ege’nin bir arkadaşının yaptığı bir tasarımı gördük ve Efe’nin fikrine çok benzediğini fark ettik. Tam aradığımız şey karşımıza çıkmış oldu. Ezgi Beyazıt’a teşekkürler burdan da. Bir de Ege’ye bu tasarımı dövme yaptırmaması için çok dil döktük. Sağ olsun kabul etti de kapak fotoğrafımızı bulmuş olduk.
 
rb: Peki Dandy Island’ın insanlara ulaşmak istemesinin amacı nedir? Ne aktarmak istiyorsunuz sizce?
DI: Hayatlarımızı toparlamamızı sağlıyor aslında müzik. Aklımızda çok spesifik bir şey yoktu başta da. Duygularımızın yönlendirmesine ve kendi öznel nedenlerimizin ulaştığı ortak amaçlara kulak veriyoruz. Sahnede istediğimiz gibi davranmak, gerçek hayatta olamadığımız kişilere bürünmek inanılmaz bir şey.
 
rb: Quick question! Hayalinizdeki sahne?
DI: Efes Antik Tiyatrosu’nda sahne almadan ölmek istemiyoruz. Yurtdışına açılmak da hayalimiz tabii.
 
rb: Dandy Island’ın yeni projeleri, hayalleri neler? (Karantinayı yok sayıyoruz burda hep beraber..)
DI: Bol bol konser vermek kesinlikle, çok özledik o hissi. Bir de Karga’da  Battle of the Bands finalistlerinin yer alacağı gecede sahne almak tabii! İnsanların konserlerimizde şarkılarımızı bilip söylemesi de çok güzel olur.
Proje olarak da bir ay sonra bir tekli daha çıkaracağız, Lovin House. Yaz sonuna doğru da üç şarkımızın olacağı bir EP gelecek.
 
rb: Şarkı yazım süreci nasıl gelişiyor?
DI: Burak yazıyor şarkıları ama belli bir düzende gelişmiyor aslında. Spontane bir durum söz konusu, planlamıyoruz. Sanırım şarkıların yazılması Burak’ın sevgilisinden ayrılması ile başlıyor..
 
rb: Dandy Island birlikte devam etmeyi düşünüyor mu, yoksa ayrı ayrı yollar da mı ilerleyecekler?
DI: Bununla ilgili bir planımız yok galiba ya. Olabilir de olmayabilir de. Birbirimizi seviyoruz, birlikte müzik yapmayı da. Bakalım neler göreceğiz!
 
Gördüğünüz gibi gerçekten de eğlenceli insanlar! Ve unutmadan Monster in the Bushes’ı dinlemenizi de şiddetle tavsiye ediyoruz. Do the roar!!

Yazı oluşturuldu 115

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön